bilgeler ve istisnalar

Zamandan çalalım veya zamanımızdan çalınsın, biz de o sırada bir meseleyi biraz açalım.

***

Hayal kırıklıkları, gayelerin anlamsızlığını keşfettikçe daha da büyüyen bir şey. “İnsan ne ile yaşar?” sorusuna cevap bulamayan sığ beynim, “İnsan ne için yaşar?” dendiğindeyse, felsefedeki bu tehlikeli insan sevgisinden korkar oluyor. Belki de felsefi yetersizliklerimdir bu söylediklerimin sebebi. Fakat siz söyleyin bana, bu sorulara vereceğiniz hangi cevap gerçekçi bir genelleme olabilir?

***

Yapmayın lütfen, istisnalar elbette kaideyi bozar. Hatta diyebilirim ki; kaideleri, daima istisnalar bozar.

Sevgili dostlarım, daha da güzeli şudur; dünyayı daha güzel bir yer yapan istisnalardır ve eğer güzel günler göreceksek, bu, istisnaların sayesinde olacaktır.

Fakat tüm bu umutlu güzelliğe rağmen insanın hiçbir duygusu doymak bilmiyor, sevgili dostlarım. İstisnalar sayesinde güzelleşmiş bir dünyayı bile daha güzel yapmaya çalışacak, içimizdeki bu doymak bilmez açlık. Ve o zaman tekrar istisnalar genelleşecek. Bundan çok önce de, “daha” güzel bir dünya hayaliyle gelmedik mi bu rezil halimize. Bizim bir şeyleri daha iyi yapma arzumuz, bizden sonrakilerin de berbat sabahlarda uyanmaya devam etmesine sebep olacak yalnız.

Öğrenmemiz gereken budur belki de, “Dünyayı olduğu gibi sevebilmek”. Fakat sevgili dostlarım, öyle bir hırs var ki içimizde, bırakın dünyayı olduğu gibi sevmeyi, biz bir insanı bile olduğu gibi sevebilmekten aciziz. İstisnalarımız mevcut elbette. Kanaatimce, yeryüzündeki gerçek bilgelik de budur, “Olanı sevdiğimiz hale getirmek yerine olanı yalnızca olduğu gibi sevebilmek”. Ve daha da önemlisi, bunu bir maharet olarak özümsememek. Benim için bir bilgenin alametidir bu, sevgili dostlarım.

Ve işin acı yanı; ben de bilgelik karşısında hırsıma yenik düşüyorum, “Sevilmeyi ‘daha’ fazla hakkeden birileri varsa, onlar bu insanlardır”.

Bir Cevap Yazın